ümit millî takımımızın yarın ingilizlerle yapacağı maçta santrfor mevkiinde büyük bir ihtimalle bilge yer alacaktır.
istanbulspor ile yapılan son antrenman maçında başarılı bir oyun çıkarmadığı iddia edilen turan'ın yerine bilge oynıyacaktır. ptt li şükrü kadroya alınmıştır. ümitler dün antrenman yapmışlardır. arman, ingilizlerin kazanması normal demiştir.
ümit takımımızın yarın ingiltere'ye karşı kalesini fenerbahçeli ali filibeli koruyacaktır.
southampton'da ümitlerimizin 4-1 yenildiği maçın revanşı.. türkiye - ingiltere
saat 17 de başlayacak maça ali - şükrü, yalçın - yılmaz, ercan, a. ihsan - yılmaz, ayhan, bilge, mahmut, candan 11'i ile çıkıyoruz
ümit millî takımımız bugün saat 17 de mithatpaşa stadında ingiliz ümit millî takımiyle karşılaşacaktır.
23 yaşına kadar olan futbolculardan kurulu kadromuz iki sene önce ingiltere'nin southampton şehrinde 4—1 yenildiği maçın revanşına şu tertibiyle çıkacaktır:
isviçre federasyonundan daniel melliet'nin idaresinde ve semih zoroğlu ile hakkı gürüz'ün yan hakemlikleri altında yapılacak olan bu müsabakaya ingilizlerin şu tertiple çıkması muhtemeldir:
dün akşam üstü mithatpaşa stadında antrenman yapan rakiplerimiz fizikman kuvvetli ve hırslı gözükmüşlerdir.
millî takımın meneceri john harris maç hakkında şunları söylemiştir: «türkleri tanımıyorum. ancak, takımınızın çok genç olduğunu öğrendim. macaristan'daki 2—1 lik mağlûbiyetimiz tesadüfidir. hakîkî futbolumuzu tel-aviv'de israil'in (a) millî takımına karşı gösterdik. israilde sakatlanan bazı futbolcuların durumu beni düşündürüyor. ancak southampton'daki galibiyetin revanşını vermemek kararındayız. sahanın kötü oluşu bizim için büyük dezavantajdır.»
arman «ümitliyiz» dedi
ümit millî takımımızın antrenörü cihat arman da maç için «ümitliyiz» demiştir. kadronun, lig maçları, federasyonun geç kuruluşu ve asker elemanlara izin vermeyişi sebebiyle normal çalışma imkânı bulamadığını belirten arman şöyle devam etmiştir: «bizim düşüncemiz kadroya hiç değilse beraber olarak 5, 6 hazırlık maçı yaptırmaktı. buna imkân bulamadık. bu tertip, romanya ve b. almanya'yı mağlûp eden kadrodan çok farklıdır. takımda büyük değişiklikler olmakla beraber, iyi bir kamp ve imkânlar nisbetinde hazırlık devresi geçiren çocuklardan ümitliyim.»
takım kaptanı ali ihsan da «kazanmak için oynayacağız» diyor
takım kaptanı ali ihsan da, arkadaşlarına güvendiğini söylemiş ve sözlerini şöyle tamamlamıştır: «kazanmak için oynayacağız.»
istanbul radyosu saat 17'den itibaren maçı yayınlayacaktır.
bugünkü maçta taraflar sakatlanma olduğu takdirde oyunun 44. dakikasına kadar birer oyuncu değiştirebileceklerdir. kaleciler ise maçın herhangi bir anında değiştirilebilecektir.
ay–yıldızın ümitleri, ingiltere'nin ümitlerini su sızmaz bir sonuçla yendi. hem de iyi, çok iyi bir futbol oynayarak... üstelik misafirlerin arasında bugünün şöhretleri de vardı: chelsea'li tambling, leicester city'li cross, kupa galibi w. united'li hurst gibi...
an oldu çocuklarımızı tanıyamaz hale geldik: öylesine tatlı, zarif, gösterişli bir futbol oynadılar... an oldu çocuklarımızın verdiği heyecandan gözlerimiz yaşardı: öylesine kendilerine güven içinde idiler... an oldu «şimdiye kadar neredeydik?» diye düşündük. öylesine kesin sonuca giden bir davranış içindeydiler... öyle bir 90 dakika ki, türk futbol tarihinin en güzel maçlarından ve en değerli galibiyetlerinden biri yazıldı. eğer tribünlerde 9 yerine 39 bin seyirci olsa bu başarı daha da heybetli bir anıt olacaktı...
5. dakika: ilk gol
ilk dakikaların tereddüdü henüz geçmemişti ki, candan orta çizgiden aldığı topla önüne geleni evire çevire aktı gitti. biraz içeriye kaçmıştı ve solaçık yerine deplâse olan mahmut bomboş bekliyordu. yuvarlasa... hayır candan pasını vermedi. rölanti yürüyüşüne devam etti ve kalabalık arasından yapıştırdığı bir sol şütle kalecinin koltuğu altından kaleyi buldu. beşinci dakika daha bitmemişti.
ikinci gol
dakikalar geçecek, ay-yıldızlı çocuklar inanılmaz bir rahatlık içinde sahaya ve rakibe hâkim olmaya devam edeceklerdi. 18 inci dakikada candan'ın ileri aşırdığı bir pas defansa takıldı kaldı. ayhan aradan sıyrılıp kaçarken bir geri pas verdiler, kesti ayhan topu ve daldı. top, birinci golün girdiği yerden içeri giriyordu.
ilk dakikadan beri ingiliz defansının sol kanadını çökertmiş olan yılmaz her topu alışında sağdan soldan cıva gibi kaçıyor, arkasındaki sağ haf yılmaz'la birlikte tereddütsüz sahanın en iyisi oluyordu. daha geride bir sağ bek vardı ki, tek pozisyonda aksamadı.
ikinci devre
ilk devrede misafirlerin yakaladıkları en güzel fırsat bir frikikte oldu. topu diktiler: biri koştu, bir başkası vurdu. pası alan, çapraza yuvarladı, sonuncusu vurdu... baraj kaybolmuştu ortada... ama avuta gitti.
ikinci devrenin ilk yarım saatinde ingilizler ilk devredeki —kim olduklarına inanılmayacak kadar— kötü oyunlarını bırakmışlardı. ama gene de gol kaçıran biz oluyorduk. bu arada britanya adalarının şöhretli futbolcusu cross sinirlenip yılmaz'a sert ve anormal çıkışlar yapıyor, ihtar alıyordu. devrenin yirminci dakikasında kazandıkları bir frikikte defansımızı yeniden aldatıyorlardı ve top gene avuta gidiyordu. 26 ncı dakikada ercanın ıskaladığı bir topa giren hurst, ali ile karşı karşıya kalıp topu avuta atıyordu. bizim yeni bir gol için ümidimiz kaybolmak üzereydi. ingilizlerin ise gol atabileceğine dair en ufak bir işaret yoktu.
ama devrenin 31 inci dakikasında sağdan kazandığımız bir çift vuruşu candan kale önüne doğru kaldırınca şimşek gibi dalan turan, müdahaleye rağmen falsolu bir kafa vuruşu yaptı, kaleci de aldanıyor ve top üçüncü defa ağlara gidiyordu.
maçın son iki dakikası içinde bonetti, turanın ve candanın müthiş iki şütünü yumrukladı.
böylece ümitlerimiz ingilterenin ümitlerini 3-0 yendiler, hem de şöhretler vardı misafir takımda, hem de 1966 dünya kupasına hazırladıkları takımdı bu...
«alf ramsey'in bebekleri», fırtınalaşan ümit takımımız karşısında futbola yeni başlayan ufak çocuklar gibi kaldılar.
şaşırdılar, bozuldular ve sahadan bir sabun köpüğü gibi eriyip gidiverdiler. o meşhur futbolun babası britanya adasının iddialı gençleri... halbuki imkân onlarda, hoca onlarda, saha ve tesisler onlarda fazlasıyla mevcuttu. biz ise, gariban sayılırdık bu yolda...
bu zafer —hiç bir zaman kendimizi küçümsemeyelim— arızi elde edilmiş bir zafer değildir. koca bir lig boyunca kendi takımlarında başarı gösteren genç futbolcularımız iyi bir görüşle bir araya getirilmiş ve (a) millî takımımıza parmak ısıttıracak kadar âhenkli bir havaya sokulmuştur. biz, şöhretli futbolcularımızdan kurulu, yüzbinlik elemanların yer aldığı kadro ile geçen yıl tel-aviv'de israil millî takımını ıkına sıkına 2-0 yenen maçı gördük. kolay değil, kendi sahamız, şu veya bu, daha 3 gün evvel israil'e dört çeken bir ingiliz takımını 3-0 mağlûp etmek, türk futbolu adına büyük bir karamsarlığa kapıldığımız şu günlerde ümitlerimiz, bize ümit verdiler. çok şükür...
sorry...
necmi tanyolaç
ingilizler futbol sahalarındaki iddialarını her şeyin üzerinde tutmuşlardır.
çok iyi asker olmadıklarını, savaşlarda iyi dövüşmediklerini söyleyen ihtiyar bir britanyalıya «macarlar veya almanlar sizden iyi futbol oynuyor» sözünü kabul ettirmenize imkân yoktur. mağlûbiyeti kabul ederler, fakat futbolu kendilerinden daha iyi oynayan bir millet olduğuna inanmazlar. bu iddia, futbolda ikinci vatan olmamak inancı, ingiltere'yi dünya karması gibi futbolun göz kamaştırıcı bir topluluğu önünde galibiyete ulaştırmıştır.
bir asırdan beri futbol oynanan bu ülkenin çocukları dün, futboldaki kökü derinlere inmeyen diğer bir ülkenin çocuklarına yenildiler. yenilmek bir tarafa, tutuldular. onların büyük dedeleri, bizim futbolcu babalarımızın hocalarıydı. topun nasıl kontrol edildiğini, kale önündeki bir karambola nasıl girildiğini, nasıl pas verildiğini ve nasıl gol atıldığını öğretmeye kalktı bizim çocuklar. ve, itiraf edelim ki; 3-0 biraz fazla oldu... kısacası fazla ileri gittiler!...
yarın için...
halit kıvanç
ingiltere'de aylarca seyrettiğim ingiliz futbolu ile ingiliz ümitlerinin dünkü zayıf oyunu arasındaki fark müthişdi.. hattâ bizzat, bu oyunculardan bâzısını, bir cross'u, bir hinton'u, bir tambling'i ve diğerlerini kendi takımlarında futbolun güzel emeklerini verirken görmüştüm. pekiyi, ne mi oldu bunlara...? beklemedikleri bir kayaya çarpınca tuz buz olup dağılıverdi ingiliz ümitleri...
evet, dünkü maçın, aslında rahatça bir «spor zaferi» denmesini hakeden dünkü başarımızın düğüm noktası, türk ümitlerinin bütünü ile mükemmel oyunu idi. «cihat arman'ın öğrencileri» vazifelerini hakkı ile yaptı. yarın için ümit verdi ve futbol dünyasında, en azından ingiliz adalarında hayli akis yaratacak bir galibiyet aldılar.
ve bilir misiniz, bu başarının en güzel tarafı neydi? maçtan sonra ingiliz futbolcularına, ingiliz idarecilerine: «türk takımı galibiyeti hakketti, çok iyi oynadı, bizden üstündü» dedirtti ümitlerimiz... futbolu dünyaya yayan ingilizlere söylettiler bu sözleri.. sahadaki 3-0 kadar saha dışındaki bu galibiyetlerini de takdir ile gençlerimizi hararetle kucaklamalıyız...
soyunma odaları
“galibiyeti hakkettiniz”
ingiliz takımının meneceri, iki yılmaz'ları ve kaleci ali'yi beğendiğini açıkladı. arman ise «zor rakibi, çocuklarımızın gayreti ile yendik» dedi
ingiliz ümitleri maç boyunca gösterdikleri sinirli hareketlerden ancak soyunma odasında kurtulabilmişlerdi.
futbolcular duşlara doğru yürürken takımın bütün mesuliyetini üzerinde taşıyan menecer john harris, galibiyetin takımımızın hakkı olduğunu belirtmiş ve «ancak ilk devrede takımımız sahanın kötü durumuna ayak uyduramadı. iki büyük hatâ yaptık ve devreyi de bu hatâlar neticesinde yediğimiz gollerle 2-0 mağlûp bitirdik. ikinci devrede saha dezavantajı kayboldu. ve 30. dakikaya kadar biz başarılı oynadık. bu arada iki frikik atışımızın gol olmaması bizi beraberlikten etti. takımımızda en çok kaleci ali, sağaçık yılmaz ve sağhaf yılmaz'ı beğendim» demiştir.
kaleci bonetti, ümit takımımızın kalecisi ali'yi güzel oyunundan dolayı tebrik ederken başta tambling, venables ve cross olmak üzere bütün ingiliz takımı futbolcuları ümitlerimizin çok güzel bir oyun oynadıklarını ifade etmişlerdir.
gençlerimiz, verdiği sözü tuttular
«talebelerim maçtan önce bana yeneceğiz diye söz vermişler ve bu sözlerini basına da açıklamaktan çekinmemişlerdi. ben ise doğrusunu söylemek icap ederse, maçın bu kadar kolay olacağını ummuyordum.»
bu sözleri, ümit takımımızın antrenörü cihat arman söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyordu:
«sözlerini tuttular ve maçı kazandılar. ilerisi için bize büyük ümitler veren ümitlerimizi efkârı umumiye önünde bir kere daha tebrik ederim.»